-3.AĞIZ-
"Dan! Eline bir taş falan al n'olur n'olmaz." dedi Jack. Hızlı adımlarla mağaraya girdiler. Buraya her sene gelirlerdi. Her sene Cadılar Bayramında. Burada bulunan korkunç kafatasları, cesetler onları eğlendirirdi. Her ne kadar eğlenselerde her zaman korkarak girerlerdi bu mağaraya. Ama yinede her sene gelmeyi alışkanlık haline getirmişlerdi işte. Dan ona alaycı bir sesle:"Bir tane taş mı kurtaracak beni? Hadi ama yapma Jack!" dedi. Dan taş almamakta kararlıydı. Yürümeye devam ettiler. Kafataslarıyla oynayıp eğleniyorlardı. Biraz daha yürüdükten sonra yol ikiye ayrılıyordu. Sağ ve sol. Onlar şuana kadar hep sağdan gitmişlerdi. Neden onlarda bilmiyorlardı ama sol onlara kötü geliyordu. Dan'in şımarıklığı bugün üstündeydi:"Hadi soldan gidelim Jack!"dedi. İşte Jack bunu hiç istemiyordu. Nede olsa şuana kadar hep sağdan gitmişlerdi ve o yolun sonunu biliyorlardı. Ama sol tarafın sonunu bilmiyorlardı işte."Hayır Dan! Saçmalama. Her zamanki yoldan gideceğiz."Jack'in sözüne karşılık Dan kahkaha attı. Kahkahası koskoca mağarada yankılandı.
Dan biraz daha ısrar edince Jack dayanamayıp kabul etti ve sol tarafa doğru ilerlemeye başladılar. Dan'in keyfi oldukça yerindeydi. Hoplaya zıplaya ilerliyordu mağarada. Jack ise tırsıyordu birazcık. Dan Jack'ten hızlı gittiği için yavaş yavaş araları açılıyordu. Bir süre sonra Jack Dan'i göremez oldu. Çantasından kurabiye çıkarıp yemeye başladı.
Kurabiyesini bitirdiğinde Dan'den ses gelmediğini farketti."Daaaannn!"diye bağırdı Jack ama ses yoktu. "Daaannn" diye tekrar seslendi. Ama yine ses yoktu. İyice endişelenmeye başlamıştı Jack. Koşar adımlarla mağaranın sonuna doğru ilerledi. Yoktu işte Dan yoktu. Ne olmuş olabilirdiki?
Sesi kısılana kadar bağırdı durdu. Ayakta durmaktan yorulmuştu. Yere çömeldi. Hala Dan'in adını sayıklıyordu. İyice saçmalamaya başlmaıştı artık. Saçma sapan şeyler söylüyordu. Ama her ne derse desin Dan ses vermiyordu. Biliyordu işte. Bu yolun kötü olduğunu biliyordu. En sevdiği arkadaşı, can yoldaşı, kardeşi Dan yokolmuştu. Ölmüştü belkide kim bilebilir...
2 hafta sonra Jack hâlâ aynı yerdeydi. Arkadaşının geri geleceği umuduyla orada onu bekliyordu. Çantasında sadece 1 şişe suyu kalmıştı. Ama o bunu düşünmüyorduki. O arkadaşını istiyordu. Dan'i istiyordu. Kardeşini, canyoldaşını,arkadaşını istiyordu. Ama o geri gelmiyordu işte. Tam gelmiyor, gelmeyecek diye umudunu kestiği sırada, aşağıdan bir tıkırtı duyuldu. Jack hemen ayağa kalktı ve eğilip aşağıya baktı. Kimse yoktu. Biraz daha öne eğildi ve! Aman Tanrım! Oda neyin nesiydi öyle? Orada iğrenç bir yaratık vardı. Yüzü pek belli olmuyordu. Üstünde siyah bir çarşaf vardı. Jack gerçekten çok korkmuştu. Adam elini attı ve Jack'i aşağıya çekti. Ardından o ses yankılandı:"Dan, sana ne oldu böyle?"